Sivil toplum kuruluşlarının birey hayatındaki yeri kuşkusuz önem arz etmektedir. Söz konusu gençlik olunca daha da ilgi çekici olduğu söylenebilir. Çünkü bir insanın gençlik yıllarında sivil toplum hayatıyla tanışması büyük bir şanstır. Toplum içinde düşünce ve fikirleriyle var olmak, hayatta görmek istediği değişimin bir parçası olmak için büyük bir deneyimdir. Lisans hayatımın ilk ‘Siyaset Bilimine Giriş 1’dersinde kıymetli bir hocamın sözü benim için bu noktada şiar olmuştur. ‘Nasıl ki bisiklet binmek kitaptan öğrenilebilecek bir şey değilse siyasette yalnızca kitaptan öğrenilemez. İşin mutfağına girerek sivil toplumun kademelerinde görev alarak bunu bizzat tecrübe etmelisiniz.’ Siyaset bir denge sanatıdır. Hayatta bir dengeden ibarettir. Bu bağlamda dengeyi korumak, hayatın gerçekleriyle yüzleştiğimizde hazırlıklı olmak için sivil toplum göz ardı edilemeyecek bir deneyim kazandırmaktadır. Kişinin sivil toplum içerisinde bulunma gayesi muhakkak kişiden kişiye değişiklik gösterse de hayatta görmek istediği değişimin bir parçası olmak isteyenlere paha biçilmez fırsatlar sunmaktadır.

Peki, sivil toplumun bireye, gençlere ve topluma kazandırdıkları nelerdir?

Sivil toplum bireyin ve gençlerin kişisel gelişimine katkıda bulunurken kendi potansiyellerini keşfetmeye ve özgüvenlerini geliştirmeye yardımcı olur. Burada katılım sağladıkları program ve projeler ile birlikte gençlerin eğitimleri de desteklenir. İnsana sorumluluk bilinci kazandırarak da toplumsal sorunlara karşı duyarlı olmaya teşvik eder. Ve günümüz gençliğinin en çok önemsediği iş birliği ve network ağı oluşturmasına vesile olur.

Gençlerin sivil topluma katılıyor olması toplumların daha dinamik, bilinçli ve sürdürülebilir bir gelişme yolunda ilerlemelerine katkı sunmaktadır. Söz konusu gençlik katılımı, toplumun asli ihtiyaçlarını doğru okumaya yardımcı olurken gelecek nesillere daha müreffeh ve güçlü yarınlar bırakılmasına da sebebiyet verecektir.

Sivil toplumda gençlerin daha etkin olmaları için neler yapılmalı?

Gençlerin aktif olarak kullandığı popüler iletişim araçları kullanarak gençlere ulaşılmalıdır. Gençlerin hiçbir tesir altında kalmadan fikirlerini paylaşabileceği ve gerektiğinde aksiyon alabileceği maddi, manevi imkânlar sağlanmalıdır. Varlıklarının ve düşüncelerinin kıymetli olduğu hissettirilerek başarıları da ödüllendirilip toplum nezdinde tanınmaları sağlanmalıdır. Bu ve buna benzer stratejiler gençlerin sivil toplumda daha etkin rol almasını teşvik ederken potansiyellerini keşfetmelerine ve toplumlarına daha etkili bir şekilde katkı sunmalarına yol açacaktır.

Naçizane sivil toplum içerisinde dört yıla aşkın süredir gençlik faaliyetleri yürüten bir evladınız, kardeşiniz olarak her safhasında birbirinden kıymetli insanlarla tanıştığımız, tecrübeler edindiğimiz sivil toplum çalışmalarındaki izlenimlerimle şunları söylemeliyim ki gençlere ve gençliğe olan inancımızı artırmalıyız! Sezai Karakoç’un mısralarına konu olan Asım’ın neslini keşfetmeli, ‘Zaman bendedir, mekân bana emanettir.’ düsturuyla aydınlık yarınların hayallerini kuran gençliğe koşulsuz destek olmalıyız. Çağ açıp çağ kapayan Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettiğinde henüz yirmi bir yaşındaydı. Oldubitti ile süreci yorumlamak elbette doğru değildir. Onu bu zafere hazırlayan birçok etken vardı. Her şey bir hayalle başlamıştı onu hakir görerek bu girişiminden yıldırmak isteyen birçok insan olduğu gibi ona olan inancı ve desteğiyle yanında saf tutanlarda vardı. Bizlerin bu kıssadan çıkarabileceğimiz en önemli anekdot inanç, azim ve sebat doğru bir şekilde desteklendiği taktirde zafer kaçınılmazdır. Bu bağlamda irade sahipleri sivil toplum platformlarını ellerindeki tüm imkânlarla desteklemeli bireylerin ve en önemlisi gençlerin buralardan edindikleri bilgi ve birikimlerle geleceğini şekillendiren süreçlere ortak edilmelidir.