Anladık ki gelecekle alakalı kavramları hep kendi gerçeğimizin dışındaki sanal bir dünyada aramak bizim zihnimizde özgün bir fikri tetiklemiyor.
Dünyanın herhangi bir yerinde herhangi birisinin ürettiği bir yenlik coğrafyanın ve tarihin imkanlarından bağımsız bir şekilde ortaya çıkamıyor.
Kendi tarihimizden, medeniyetimizden, kültürümüzden kopuk ona yabancı ya da onu dışlayan bir bilim üretmek olası değil.
Böyle oluşturulan bir bilim toplumsal dönüştürücülüğü olmayan fil dişi kulelerde yazılmış romanlar gibi.
O romanları kimse okumuyor, o hikayelere kimse aşina değil, o kelimeleri kimse bilmiyor.
Toplumsal faydalı hedefleyen bir bilim, dünyamızı daha iyi bir yer yapmak için elini taşın altına koyan bilim, kendi özümüzden hasıl olmak zorunda.
Belleri ağrıyanlar hiçbir toplumsal meseleyi tutup kaldıramam, çünkü bir şeyi kaldırmak için önce eğilmek gerekiyor.
Bunun için de Öze Dönüş şart.