- Geleceğin Bilimi
- 29 Şubat 2020
- Gelecek Buluşmaları
İnsanoğlunun dünyadaki varlığından beri süregelen iletişim ihtiyacı her devirde farklılaşarak ve gelişerek günümüze gelmiş. Söz yerindeyse dumanla iletişimden sosyal medyaya uzanan bu yolculukta bizlerin çevremizi daha iyi anlaması adına bir çok ufuk açıcı ve ders niteliğinde bilgiler ve tecrübeler saklı. Yapay zeka, artırılmış ve sanal gerçeklik, nesnelerin interneti gibi bir çok teknolojinin de data kaynağını oluşturan sosyal medya ve internet kullanımı günümüzde belki de her zamankinden çok kitle iletişim araçlarının önemini artırmıştır.
Bu gaye ve niyetle Gelecek Buluşmaları-Ankara Şubat 2020/2 toplantımızda sayın Fatih Sinan Esen beyefendiyi konuk olarak ağırladık. Kendisine sosyal media ve sosyal medyanın geleceği üzerine yaptığımız söyleşi ve değerli vakitlerini bizlere ayırdığı için teşekkürü borç biliriz.
Yaratıcı tarafından insanın yazılımı yazılmıştır. Bilim insanları ise bunu Genom projesiyle 1986 da öğrenmeye başladılar. İnsan anne ve babadan gelen iki tane bilgiden başka bir bilgiye sahip değildir. İlk hücreden yüz trilyon hücre olana kadar aynı bilgi, 250 farklı doku yine aynı bilgiden gelmektedir. Bu bilgi, kendini kopyalayabilir bir bilgi değildir. Çünkü bu bilgi kemale ermiş bir bilgidir ve kopyalanamaz, değiştirilemez. Bilim; bir şeyin ne olduğu ve nasıl olduğuyla ilgilenirken niçin olduğuyla ilgilenmez.
Polarize ışığı sağa çevirince esans şeklinde çok güzel bir koku oluşurken; polarize ışığı sola çevirince çok pis kötü bir koku meydana gelir. Cisimlerin, maddelerin polarize yapısını değiştiren nedir? Biz bu yapıyı değiştirebilir miyiz? Değiştirmeli miyiz?
46.Gelecek Buluşmaları Asya oturumunda Muhammet Hamza Müslümanoğlu ile Bilimsel Bilgi ve Araştırma Yöntemleri üzerine derin konuşmalar yapıp ufkumuzda yeni ışıklar açtık.
Buharlı sistemlerin gelişmesiyle başlayan Endüstri standartları günümüzde Almanların tanımı ile Endsütri 4.0, Japonların tanımıyla Toplum 5.0 olarak belirlendi. Peki biz bunun neresindeyiz, treni kaçırdık mı, yakalayabilecek miyiz?
Geçmişte yaşamız bilim insanlarının, mekanların ve atmosferin anısını canlı tutmak bir toplum için çok önemlidir. Zira bir şey ortaya koyabilmek önce motive olmak gerekir ki bunun en büyük kaynağı geçmişteki anılardan geliyor. Eğer biz bu anıları canlı tutmazsak, nöral ağlar arasında bağlar zayıflayıp koparak kaybolur. Bunun sonucu olarak da, daha şaun temelli ve güçsüz zihinler ortaya çıkar.
Pott hastalığı, tüberkiloz vertebrayı (bel kemeğini) tutmasına denir. İlk olarak Ebu’l Kasım El-Zehrvi tarafından keşfedilen ve notlarına geçirilen bu hastalık, Pott ve arkadaşları tarafından yaygınlaştırıldığı için biz şuan bu hastalığı Pott olarak biliyoruz.
Uçağın babasını motorlu bir araç uçuran Amerikalı Write kardeşlerdir biliriz, ancak ondan 1000 yıl önce Abbas İbn Finnas, hesapları yapıp belli bir süre havada kalmaya yarayan bir araç geliştirerek günümüzdeki uçağın temellini oluşturmuştur. Temellerini bizim attığımız ve bir çok şeyde öncü olan bu medeniyetin çocuklar ne yazık ki söz konusu bilim olduğunda öz güvensiz ve öz verirsiz davranıyor. Her ne kadar geçmiş batının kalemi ile yazılmış olasa da geleceği batının kalemine bırakmak ve geçmişi düzeltmek yine bizim elimizde.
Bundan dolayı önce bilim kültürünü oluşturmak, bilimsel gelişimelere açık olmak, özverili çalışmak ve birbirimzi kıskanıp aşağı çekmek yerine elimizden gelen bilgi ve tecrübeyle destek vermek gerekiyor. Coğrafya kaderdir, ve bu coğrafyanın çocuklari yine yağında kavrulalara kendini gerçekçekleştirebilecek potansiyeli içinde barındırıyor.
“Olimpos dağının çocukları, Hira dağının evlatlarını asla kabul etmeyecektir”
Cemil Meriç
No Comments
Sorry, the comment form is closed at this time.