O zaman en önemli konuya gelelim bu süreçler geçti ve bir yetişkin olarak mikrobiyotayı nasıl koruruz? Nasıl beslememiz gerekir?
Aslında bizim sağlığımız için iyi olan ürünler bağırsağımızdaki dostlarımız için de iyidir. Peki, bu dostlar neyi çok sever derseniz;
Bu dostlar özellikle kalın bağırsakta yaşayıp posaya bayılırlar. Bu nedenle yenilen tahılların tam tahıllı olması, bol bol sebze ve meyve tüketilmesi ve kurubaklagiller çok hoşlarına gider.
Damak tatları gelişmiştir. Çeşitliliğe bayılırlar. Avcı toplayıcı atalarımız günde 150 tür yerdi. Sebzeler, meyveler, kökler, balıklar, deniz hayvanları, av etleri, böcekler, yosunlar ve niceleri… Kısaca tabağınızın renkli olması ve bol çeşitlilik onların sağlığı için önemlidir.
Sağlıklı yağları severler. Özellikle balık ve yağlı tohumlar. Kızarmış yağlar veya trans yağlar hiç hoşlarına gitmez. Kırmız etin yağına da çok alışkın değiller. Haftada bir iki defa yeter fazlasını istemezler.
Fermante besinler yeni arkadaşlar demektir. Peynir, kefir, sirke ve boza gibi besinleri severler.
Neleri sevmezler derseniz; tuz, eklenti şeker, abur cubur, asitli içecekler, enerji içecekleri, kafeinli içecekler, yüksek alkol, kızarmış yemekler, ateşe yakın pişmiş mangallar, fazla kimyasal ve hareketsiz bir ev sahibini hiç ama hiç sevmezler.
Bağırsaklarınızda minyonlarca misafir ağırladığınızı unutmayın. Hem onları iyi ağırlayın hem de kendiniz sağlıklı kalın. Bunu başaramazsanız misafirliği obezite, kanser, kalp hastalıkları, romatizma ve niceleri gelmeye başlar.