WhatsApp Image 2024-03-08 at 14.57.09

Özüne Dönüş Yolculuğunda Kadın

İlknur Bilgi Kurt

İlknur Bilgi Kurt

Geleceğin Biliminde 2021-2023 yılları arasında Geleceğin Akademisinde, görev almıştır.
2023-2024 yılı itibariyle Gelecek Ofisinde Proje Koordinatörü olarak çalışmalarına devam etmektedir. Eğitimci/Yazar

Tüm yazılar

“İkram ve ihsanlarınızla çocuklarınıza eşit muâmelede bulunun. Eğer ben birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım.”  (Hadis-i Şerif)[1]

 

Peygamber Efendimiz kız çocuklarına ve kadınlara önem ve değer verilmesi gerektiğini yaşayarak şerefli sözleriyle bizlere rehber olmuştur. Aslında İslam ilk yeşermeye başladığı andan itibaren kadına verilen kıymeti artırmıştır. Zaman içerisinde yayılan ve yaşanılan islamiyetle birlikte müslüman kadınlar sosyal ve ilmi hayatın içerisinde aktif olmuşlardır. Matematik, tıp, astronomi konularıyla ilgilendikleri gibi dini konularda kendilerini geliştirerek ilmi çalışmalar yapmışlardır. Gözlerimizi kapatıp müslüman bilim insanlarını düşündüğümüzde aklımıza Cezeri, Harezmi, İbn-i Sina gelir. Ancak dünyanın ilk sahra hastanesinin ve üniversitesinin kurucusunun müslüman bir kadın olduğu akla gelmez ya da ilk kadın doktorların Mısır’da yaşadığı. Ünlü Kelamcı İbn-i Teymiyye’yi şaşırtan Fatıma binti Abbas zamanın eşsizi gibi sıfatlarla anılır, iyiliği emreder kötülük karşısında dimdik dururdu. Hz. Hatice’den günümüze kadar birçok kadın yeteneklerini ve başarılarını sergilemişlerdir.

 

Şimdilerde özümüze dönüp kadına değer vermek üzere konuşmalar, etkinlikler, kadın hakları üzerine çalışmalar yapılıyor. Peki ne kadar ilerleyebildik? Biz kadın olarak ne kadar özümüzle var oluştayız? Modern dünyanın negatif anlamda yüklediği manaları içimize çekip fıtratımızı mı bozuyoruz yoksa hem merkezimizde olup kendi öz şefkatimizi bilerek hayatımıza devam mı ediyoruz? Maalesef bize empoze edilen duygu ve düşünceler nedeniyle çamaşır makinesiyken bulaşık makinesi gibi davranmaya çalışıyoruz. Yani kendi yeteneklerimizi, yapabildiklerimizi, bize iyi hissettiren şeyleri bir kenara itip başkalarının isteklerine göre şekillenmeye çalışıyoruz. Bir zaman sonra işin içinden çıkamayıp arıza vermeye başlıyoruz. Aslında kendi benliğimizden içsel dünyamızdan fıtratımızdan uzaklaşıyoruz bunun kimi zaman farkında bile değiliz. Kendi fıtratımızdan uzaklaştıkça kendimizi paralıyor, suçluyor ve mutsuz olmaya başlıyoruz. Bir sakinleşip sükunete geçip durmaya kendi öz benliğimize, değerlerimize, ihtiyaçlarımıza ve arzularımıza bakmaya başladığımızda her şeyin farkına varıyoruz. İç dünyamızda patlayan şimşeklerin aslında başkalarından değil kendimizden kaynaklandığını bedel ödeyerek anlıyoruz. Hiç düşündünüz mü belki de müslüman kadın bilim insanları kendi varoluşlarının kabulüne geçtikleri için uzun süreli çalışmalar yaparak başarılı olmuşlardır. Negatif beklentilere karşı bir duruş sergilemek, kendi benliğimizi keşfetmek, varoluşumuzu anlamak bizi içsel bir dengeye getirerek sakinliğe ulaştırır.

Modern yaşam (!) olarak ifade edilen günümüzde özellikle kadınların üzerine yüklenen aşırı sorumluluklar, beklentiler kendi sınırlarımızı koruyamadığımız altında ezildiğimiz bir duruma dönüşüyor. Tam da bu noktada özümüzün farkına vararak kendimizi olduğu gibi kabul etmek, kendi değerimizi anlamak ve kendine iyi davranmakla başlıyor her şey. Kendini tanımak, sevmek, nazik olmak huzurda olmanın temelidir. Siz sakinleştiğinizde çevrenizde sakinleşip size uyumlanacaktır.

——————————————————————————————————————————————

[1]   (Heysemî, IV, 153; İbn-i Hacer, el-Metâlibü’l-Âliye, IV, 69)