Fırat Semih Avşar, Toplumsal yapı, savunuculuk ve insan hakları alanında çalışmalar yapmaktadır. T.C. İçişleri Bakanlığında proje bölge koordinatörü olarak görev yapmıştır.
UNHCR aracılığıyla sürdürülebilir kalkınma ve insan onuru alanında proje de görev almıştır, birçok projenin yazımı ve koordine edilmesinde yardımcı olmuştur. Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliğinde gençlik liderliği sertifikası almıştır.
T.C. İçişleri Bakanlığında Göç İdaresi Başkanlığı bünyesinde göçmen hakları, dezenformasyon, savunuculuk ve toplumsal uyum alanında proje koordinatörlüğü yapmıştır.
Araştırmacı olarak bir çok araştırma merkezinde mülteci ve göçmenler üzerine saha ve analiz raporlarında yer almıştır. Şu anda İstanbul Medipol Üniversitesi, Ayrımcılığı Önleme ve Eşitlik Ombudsmanlığı ofisinin idari personeli olarak görev yapmakta ve yüksek lisans eğitimine devam etmektedir.
Geleceğin Bilimi
Siyasal Teoriler Araştırmacısı
Tadından yenmeyen yönetim biçimi diye tanımlanır demokrasi. Zira o kadar tatlıdır ki çoğu topluluk hakkıyla uygulamayı beceremez. Yalnızca günümüzde değil geçmiş dönemde de bürokrasinin dalgalanarak büyümesi de göz önüne alınınca demokrasi en bilinen eksik yanıyla karşımıza çıkar, yavaşlık. Elbette yalnız yönetim biçimini olaylar hakkında isnat etmek doğru olmaz. 2021 yılı EIU raporunda belirtildiği üzere en demokratik ülkeler sıralamasının en yukarılarında İskandinav ülkeler yer alır. Bu durum az evvel söylediğimiz parametre hususunu açıklar niteliktedir. Demokrasinin en iyi uygulandığı şekillerden birisi de parlamenter sistemdir.
Bir diğer husus Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak adlandırılan yönetim şeklidir. Buna göre tabiri caizse yürütmenin sorumluluğu parlamentodan cumhurbaşkanına alınmış yetkileri artırılmıştır. Türkiye’nin DNA’sını taşıdığı eski devletlerinde ekseriyetle monarşi hakimdir. Ancak Türk Devletleri diğer yönetim şekillerine hiçbir zaman katı karşı çıkmamıştır. Zira bugün en medeni ve demokratik olarak hayıflandığımız Avrupa ülkeleri nice sorunlarla uğraşırken Türk devletlerinde rejim yahut biçim adında yaşanan sıkıntılı dönemler sınırlı sayıdadır. Elbette Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin de faydası ve yararları olacaktır. Bu muhakemeyi yapabilmek için ise gözlem yapmamız gerekir ki henüz bu gözlem için yeterli süre geçtiğini düşünmüyoruz.
Günümüzde sınıflandırılan erkler yasama yürütme ve yargı olarak üçe ayrılır. Bu erkler arasında ayrılık olması su götürmez bir mecburiyet olarak görünür. Bu erklerin sınırlarının diğerleri tarafından tecavüze uğraması yahut erklerin temsilcilerinin bu erk etrafında yozlaşması birtakım sorunları beraberinde getirir. Hız yönetimde ciddi bir öneme sahiptir. Nitekim Türkiye’nin tecrübeleri ve dinamikleri diğer devletlere benzememektedir.
Anayasa değişikliği, birçok yönden, sıradan yasa yapımı ile aynı kurallara bağlıdır (Eroğul,2009, S.90).
Hükümet sistemleri, ayrımı demokratik ülkeler bağlamında anlamlıdır çünkü demokrasilerde devletin üç temel gücü olan yasama, yürütme ve yargı ayrı organlardır. Demokratik olmayan sistemlerde siyasal yürütme zaten yasamayı ve yargıyı da elinde tuttuğu için, onlar üzerinden hükümet sistemi tartışması yapmak anlamsızdır. (Yayla, 2020, sf 83) Hükümet sistemleri kuvvetler ayrılığının ilkesinin uygulanışına göre ayrılır yumuşak kuvvetler ayrılığına parlamenter sistem, sert kuvvetler ayrılığına başkanlık sistemi adı verilir.
Parlamenter rejim tarihsel gelişmelerin ürünüdür ve esas anlamıyla 18. ve 19. yüzyıllarda İngiltere’deki uygulamalarla ilk kez ortaya çıkmıştır. Diyebiliriz ki; parlamenter rejim üç aşamalı gelişim gösteren monarşi rejimin sonuncu biçimidir. Mutlak monarşilerin yükselen burjuvazinin talepleri karşısında meşruti monarşilere dönüşmesi sonrası parlamenter monarşi diyebileceğimiz dönemle beraber parlamenter sistem Avrupa ülkelerinde gelişmeye ve yerleşmeye başlamıştır. Kıta Avrupa’sında parlamenter rejim ilk olarak 1814 yılında Fransa’da kurulmuş, Fransa’yı Belçika ve Norveç izlemiştir. Genelde parlamenter sistemlerde iki başlı yürütme vardır. Bu yürütme ikiliği; devlet başkanı (kral veya cumhurbaşkanı) ve Başbakan’dan (hükümet ve bakanlar kurulunun başı) oluşur. Parlamenter sistemde Başbakan’ın yetkileri devlet başkanına göre çok daha kapsamlı olmalıdır, aksi takdirde parlamenter sistem değil yarı- başkanlık sistemi oluşur. Parlamentarizm esas itibariyle üç ilkeye dayanır; yürütme ve yasama arasında eşitlik, iki güç arasında iş birliği ve her iki gücün birbiri üzerinde sahip oldukları etkileme yetenekleri.
Parlamenter sistemin en önemli eleştirilerinden biri siyasi ve ekonomik istikrarsızlığa yol açtığı düşüncesidir (Kaan,2019, S.16). Türkiye’de 1961-1965, 1971-1980 ve 1991-2002 yılları arasındaki istikrarsızlığın en önemli nedeni koalisyon hükümetleri olarak gösterilmektedir (Kaan,2019, S.16).
Parlamenter sistem kutuplaşmalara yol açmaz, çünkü iktidardaki parti yasamanın güvenoyuna muhtaçtır. İktidar partisi güvensizlik oyu ile düşürülebilir. Parlamenter sistem esnek bir sistemdir, tıkanıklarda çözüm yolu bulunur, yasama ve yürütme birbiriyle çatışmaz. Parlamenter sistemde devlet başkanı uzlaştırıcı roldedir. Parlamenter sistem, istikrasız hükümetlere yol açabilir. Sistemde koalisyonlar fazla benimsenmiş ve yaygındır. Güvenoyu, başkanlık rejiminin aksine hükümetlerin süresi konusunda belirsizliğe yol açabilir. Bunu sonucu zayıf hükümetlere yol açabilir. Parlamenter sistemde hesap sorabilirdik, önceden bilebilirdik gibi demokratik araçlar eksiktir. Bu sebepten parlamenter sistem zayıf demokrasilere sebebiyet verir.
Başkanlık sisteminde ise parlamenter sistemden farklı olarak devlet başkanı veya cumhurbaşkanı direkt halk tarafından seçilir. Bu sistemde yürütme devlet başkanı ve onun oluşturacağı kabineye, yasama ise meclise aittir ve güçler bölüşülmüştür. Başkan halk tarafından seçildiği için güvenoyu alması gerekmez ve meclis tarafından düşürülemez. Başkanlık sistemine en uygun örnek Amerika Birleşik Devletleri’dir. Zaten başkanlık sistemi daha çok Amerika (kuzey ve güney Amerika) ülkelerinde görülür. Başkanlık sisteminde bir anlamda yürütme Başkan’a, yasama Kongre’ye aittir. Başkanın Kongre’yi (meclis) dağıtma yetkisi yoktur. Kongre’nin de Başkan’a güvensizlik oyu vererek düşürme yetkisi bulunmamaktadır.
Başkanlık sistemi sert kuvvetler ayrılığına dayanır. Yasama ve yürütme bu yapıda parlamenter sistemde olduğu gibi birbirine etki etmez, büyük ölçüde çakışmaz. Başkanlık hükümeti sisteminde yürütme yetkisi bir bütün olarak tek bir organa verilmiştir. Yürütmenin tek başlı ve tek kişilik olduğu söylenebilir. Başkan hem devlet başkanıdır hem de hükümet başkanıdır. Yürütme organı içinde tek yetkili kişi başkandır. Sistem başkanı güçlü kılmaktadır ve gücün kötüye kullanması da söz konusu olabilir bunun önüne geçmek için denge ve denetleme mekanizmaları devreye girer.
Başkanlık sisteminin parlamenter hükümet sistemine göre belli başlı üç güçlü yanı vardır. Başkanlık sistemi daha istikrarlı bir yönetime yol açar. Başkanlık sistemi daha güçlü bir yönetime yol açar. Başkanlık sistemi daha demokratik bir yönetime yol açar. Başkanlık sistemi rejim krizine yol açabilir. Başkanlık sistemi katıdır. Bu sistem çift meşruluğa yol açabilir. (Başkanlık sisteminde yasama organı gibi, yürütme organının da halk tarafından seçilmiş olması, her iki organın da ayrı meşruluk iddiasında bulunmasına yol açabilir). Bakanlık sistemi siyasal kutuplaşmaya yol açabilir. Sistemi iktidarın kişiselleştirilmesine yol açabilir.
Sonuç olarak; Türkiye için başkanlık sistemini yeni bir düzendir ve sistemin tam oturmasını beklenmelidir. Başkanlık sisteminden yürütmenin esnek olmayışını eleştirenler, parlamenter sistemde de yürütmenin etkisizliğinden şikâyetçilerdir. Başkanlık sistemindeki Başkan Parlamenter sistemdeki başbakan kadar güçlü değildir. Başkan yürütmeyi denetiminde tutarken, başbakan (parlamenter sistemde) hem yürütmeye hem de yasamaya etki edebilir. Yasama- yürütme ilişkileri bakımından parlamenter sistemle başkanlık sistemi arasındaki en önemli fark; parlamenter sistemde hükümetin parlamentonun içinden çıkması ve ancak onun güvenine sahip olduğu sürece görevde kalabilmesidir.
Türkiye de siyasal sisteminin aksaklıklarını parlamenter sisteme bağlayan görüşler yeni bir hükümet sistemine geçişi düşünmüşlerdir, başkanlık sistemi. Siyasal istikrar açısından hükümet sistemleri ele alındığında hükümet sistemleriyle siyasal istikrarın pozitif yönlü anlamsız bir ilişkiye sahip olduğu görülmektedir. Başkanlık sistemi, bir ülkede başarılı olurken, bir başka ülkede başarısız olabilir. Aynı düşünce parlamenter sistem içinde geçerlidir, iki sisteminde zayıf ve güçlü yanları vardır, ülkelerle ya da etkileriyle kıyaslayarak tam olarak bir sonuca varamayız. Türkiye için başkanlık sistemini yeni bir düzendir ve sistemin tam oturmasını beklenmelidir.
Arı, M. (2018). Yeni Anayasa Tartışmaları ve Hükümet Sistemi Arayışları. Politik Ekonomik Kuram, 2(1), 87-102.
Eroğul, C. (2009). Anayasa Değişikliği Önerisinde Değişiklik Yapılması. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 64(01), 89-113.
Kaan, O. (2019). 2017 Anayasa Değişikliği’nde Yeni Hükümet Sistemi. Kırklareli Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 8(1), 14-28.
29 Temmuz 2001 tarihinde İstanbul Vakıf Gureba Hastanesi'nde(o dönemki adıyla) 3 çocuklu ailenin son çocuğu olarak dünyaya gelmiştir.
İlk ve ortaöğretimi doğumundan bu yana ikamet ettiğim Bayrampaşa ilçesinde yer alan Nuri Örs Ortaokulu ve Hüseyin Bürge Anadolu Lisesi'nde tamamlamıştır. 2019 yılında yapılan YKS sınavından sonra İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne yerleşmiştir. 1 yıl İngilizce hazırlık eğitiminin ardından hali hazırda lisans eğitiminin son yılındadır, ağustos ayından bu yana da bir avukatlık ofisinde öğrenci stajı yapmaktadır.
Geleceğin Bilimi
Siyasal Teoriler Araştırmacı Asistanı