Resim2

Toplumsal Yapı, Hoşgörü ve Ayrımcılık

Fırat Semih Avşar

Fırat Semih Avşar

Fırat Semih Avşar, Toplumsal yapı, savunuculuk ve insan hakları alanında çalışmalar yapmaktadır. T.C. İçişleri Bakanlığında proje bölge koordinatörü olarak görev yapmıştır.

UNHCR aracılığıyla sürdürülebilir kalkınma ve insan onuru alanında proje de görev almıştır, birçok projenin yazımı ve koordine edilmesinde yardımcı olmuştur. Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliğinde gençlik liderliği sertifikası almıştır.

T.C. İçişleri Bakanlığında Göç İdaresi Başkanlığı bünyesinde göçmen hakları, dezenformasyon, savunuculuk ve toplumsal uyum alanında proje koordinatörlüğü yapmıştır.

Araştırmacı olarak bir çok araştırma merkezinde mülteci ve göçmenler üzerine saha ve analiz raporlarında yer almıştır. Şu anda İstanbul Medipol Üniversitesi, Ayrımcılığı Önleme ve Eşitlik Ombudsmanlığı ofisinin idari personeli olarak görev yapmakta ve yüksek lisans eğitimine devam etmektedir.

Geleceğin Bilimi
Siyasal Teoriler Araştırmacısı

Tüm yazılar

İnsanlık tarihinde, insan hakları ve ırkçılık konuları önemli bir yer tutar. İnsan hakları, her insanın doğuştan sahip olduğu temel hakları ve özgürlükleri ifade eder. Bu haklar, insanların yaşama, özgürlük, güvenlik, eşitlik, adalet, düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğü ve ifade özgürlüğü gibi temel değerlere sahip olmalarını içerir. Irkçılık ise, insanları etnik kökenleri, renkleri, kültürel farklılıkları veya milliyetleri nedeniyle aşağılama, dışlama veya ayrımcılığa tabi tutma eğilimidir.

 

Son yıllarda, ırkçılık konusu dünya genelinde ciddi bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Bu durum, sosyal medyanın yaygın kullanımı, küreselleşme ve siyasi kutuplaşmanın artması gibi birçok faktörden etkilenmektedir. Irkçılık, insanlığın temel değerlerine, insan haklarına ve toplumsal birlikteliğe zarar verir. Toplumların bir arada yaşama ve işbirliği yapma potansiyelini olumsuz etkiler. Günümüzde insan haklarına dayalı bir devletin tercih edilebilir bir siyasal sisteme sahip olduğu düşünülmekte ve insan haklarının korunması ve geliştirilmesi için çaba harcanması gerektiği sürekli tekrarlanmaktadır (Torun,2007, S. 415).

 

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi: İnsan haklarının evrenselliği ve eşitlik ilkesi üzerinde durulabilir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, 1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen bir belgedir ve temel insan haklarını tanımlar.

 

Irkçılığın Tarihi ve Kökenleri: Irkçılık, tarih boyunca farklı toplumlarda ve dönemlerde farklı biçimlerde ortaya çıkmıştır. Irkçılığın kökenleri ve tarihsel arka planı, sosyal, kültürel ve siyasi faktörlerle birlikte incelenebilir.

 

İnsan Hakları ve Irkçılık Arasındaki İlişki: İnsan hakları ve ırkçılık arasındaki bağlantılar ve etkileşimler ele alınabilir. Irkçılığın insan hakları ihlallerine yol açabileceği ve insan hakları savunucularının ırkçılığa karşı mücadelede önemli bir rol oynadığı vurgulanabilir.

 

Irkçılığın Toplumsal Etkileri: Irkçılığın toplumlar üzerindeki etkileri incelenebilir. Irkçılığın ayrımcılık, önyargı, nefret suçları ve toplumsal kutuplaşma gibi sonuçları olabilir. Bu etkilerin bireylerin yaşam kalitesi, sosyal ilişkiler ve toplumsal adalet üzerindeki etkileri değerlendirilebilir.

 

Irkçılıkla Mücadele: İnsan hakları ve ırkçılık konusunda farkındalığı artırmak ve ırkçılığa karşı mücadele etmek için yapılan çalışmalar ele alınabilir. Eğitim, hukuk, medya ve toplumsal hareketler gibi farklı alanlarda yapılan çabalar ve stratejiler incelenebilir. Bu konular, insan hakları ve ırkçılık üzerine akademik bir yazıda ele alınabilecek başlıklardan sadece birkaçıdır.

 

Bu konu kapsamında geçen haftalarda yaşanan bir ayrımcılık ve nefret örneği olarak;

 

“İstanbul Esenyurt’ta bir minibüste, şok eden bir olay yaşandı. Yanlış minibüse binen yabancı uyruklu kadın ve çocukları, ücret ödemeden inmek isteyince şoförün zorbalığına maruz kaldı. Bir anda hızlanan şoför, kapıyı açmayıp kadın ve çocuğu araç içinde yere düşürdü. Yaşanan o anlar kameraya yansıdı.” (https://www.tv100.com)

 

Görüntülere ve yaşadığımız olaylara baktığımızda, insanlığımızı ve vicdanımızı kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğumuzu düşünebiliriz. Son zamanlarda, insanlar arasında artan hoşgörüsüzlük, nefret ve ayrımcılık, toplumlarımızın temel değerlerine zarar vermektedir. Irkçılık, bu problemlerin en önemlilerinden biridir. İnsanlar arasında ayrım yapmak, nefret söylemleri yaymak ve birbirimizi dışlamak, insanlık için büyük bir tehdit oluşturur.

Irkçılık, farklı insanların birbirine düşman olmasına, toplumsal kutuplaşmalara ve hatta şiddete yol açabilir. Birlikte yaşama ve işbirliği yapma potansiyelimizi engeller. Örneğin, aynı sınıfta bulunan öğrencilerin birbirini kabul etmeyi reddetmesi, insanların aynı yerde yemek yemek istememesi veya toplu taşıma araçlarını paylaşmak istememesi gibi durumlar, toplumsal bütünlüğümüzü zayıflatır.

İnsanlık olarak nereye gittiğimizi ve ne yapmayı planladığımızı sorgulamamız gerekiyor. Empati, saygı ve yardımlaşma gibi insanlık değerlerini unutmuş gibi görünüyoruz. İnsanlığa hizmet etmek ve daha iyi bir dünya bırakmak, örnek olabilecek nesiller yetiştirmekle mümkündür. Ancak çocuklarımız bizi takip ederek büyürler. Bu nedenle, çocukların büyüdüğü bu ortamda, nasıl bir toplum yapısı oluşturacağımızı düşünmemiz gerekiyor.

Sosyal medyada yayılan videoda, tahminen ücret almayacak yaşta olan iki küçük çocuk ve bir annesi yer alıyor. Yanlış minibüse bindiklerini fark eden anne, ücret ödemeden inmek istediğini söylüyor. Ancak şoförün tepkisi oldukça insani olmaktan uzaktır. Bu durumda, insanlık değerlerinin yok olduğunu ve yardıma ihtiyacı olan insanlara duyarsızlaştığımızı görebiliyoruz.

Bugünün kutuplaşmış siyaseti, siyasi liderlerin ırkçı tavırları ve sosyal medyanın etkisi, insanlığımızı ve misafirperverliğimizi zayıflatmış durumda. Zamanla duyarsızlaşmışız ve “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” düşüncesiyle hareket ediyoruz. Ancak unutulan bir şey var: büyüyen yılanın bir gün bizi de sokabileceği gerçeği. İnsanlar arasındaki hoşgörüsüzlük ve ayrımcılık, toplumlarımızın geleceğini tehlikeye atabilir.

Bu durumu düzeltmek için bireysel olarak adımlar atmalıyız. Empati göstermek, insanlık değerlerine bağlı kalmak, hoşgörü ve saygıyı korumak, toplumsal birlikteliği güçlendirmek için önemlidir. Aynı zamanda, eğitim, bilinçlendirme faaliyetleri ve toplumsal hareketlerle de ırkçılıkla mücadele etmeliyiz. Ancak bu şekilde insanlık olarak kaybettiğimiz değerleri geri kazanabiliriz ve daha adil, hoşgörülü ve birbirini anlayan bir dünya inşa edebiliriz.

Geleceğin Bilimi

Siyasal Teoriler

Kaynakça

TORUN, Y. (2010). İNSAN HAKLARI. Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi (16), 415-424.

Tv100, (https://www.tv100.com/esenyurtta-sok-eden-olay-minibus-soforunden-yabanci-yolcuya-zorbalik-kadin-ve-cocuk-arac-icinde-yere-dustu-haber-725296#google_vignette ), (Erişim Tarihi: 10.01.2024)

Sabri Danış

Sabri Danış

İnsan ve Toplum Bilimleri alanında Sosyal Bilimlerde güncel sorunlara bilimsel yaklaşımlar yaparak, iktisadi ve idari yönetimin sosyolojik değerlendirmelerini gerçekleştirmektedir.

Stajını T.C. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı İnsan Ticareti Mağdurlarını Koruma Daire Başkanlığında tamamlamıştır. Stajı boyunca Avrupa Konseyi İnsan Ticaretine Karşı Eylem Sözleşmesine taraf olan ülkelerin GRETA Raporları ve Eylem Planları üzerine çalışarak rapor geliştirmiştir.

Türkiye'nin Toplumsal Yapısı, Sivil Toplum ve Demokrasi, Göç alanlarında araştırmalar gerçekleştirmektedir.

Lise yıllarından beri aktif olarak temsilcilik ve gönüllülük faaliyetlerinde görevler almaktadır.

Geleceğin Bilimi
Siyasal Teoriler Araştırmacı Asistanı

Tüm yazılar