Fırat Semih Avşar, toplumsal yapı, savunuculuk ve insan hakları konularında çalışmalar yapmaktadır. T.C. İçişleri Bakanlığı’nda proje bölge koordinatörü olarak görev yapmıştır.
Ayrıca, UNHCR (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği) aracılığıyla sürdürülebilir kalkınma ve insan onuru konularında projelerde görev almış, birçok projenin yazımı ve koordinasyonunda yardımcı olmuştur. Gençlik liderliği sertifikasını Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği’nde almıştır.
T.C. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı bünyesinde göçmen hakları, dezenformasyon, savunuculuk ve toplumsal uyum konularında proje koordinatörlüğü yapmıştır.
Avşar, birçok araştırma merkezinde mülteci ve göçmenlerle ilgili saha ve analiz raporlarında yer almıştır. Şu anda İstanbul Medipol Üniversitesi’nde Ayrımcılığı Önleme ve Eşitlik Ombudsmanlığı Ofisi'nin Ombudsman Uzmanı olarak görev yapmakta ve aynı zamanda yüksek lisans eğitimine devam etmektedir.
Geleceğin Bilimi
Siyasal Teoriler Araştırmacısı
İrlanda, 19. yüzyılın ortalarına gelmeden önce tarımsal açıdan zengin ve verimli bir ülke konumundaydı. Özellikle patates, halkın temel gıda maddesi olarak büyük bir öneme sahipti. Patates, düşük maliyeti ve yüksek besin değeri sayesinde, nüfusun büyük bir kesiminin beslenmesinde kritik bir rol oynuyordu. 1840’ların başında, İrlanda’nın nüfusu yaklaşık 8 milyondu ve bu nüfusun büyük bir kısmı, küçük çiftçiler ve kiralık arazilerde çalışan insanlardan oluşuyordu. Çiftçiler, patatesin yanı sıra başka tarım ürünleri de yetiştirmelerine rağmen, patatesin sağladığı verimlilik nedeniyle bu ürüne bağımlılıkları giderek artmıştı.
Bu dönemde, İrlanda’nın sosyal yapısı da patatesin etkisiyle şekillenmişti. Küçük çiftçiler, genellikle büyük toprak sahiplerine bağlı olarak çalışıyor ve bu durum, onların ekonomik olarak kırılgan bir yaşam sürmelerine yol açıyordu. Tarımda çeşitlilik eksikliği, kıtlık ile karşılaşıldığında büyük bir sorun haline gelecekti. Ayrıca, İngiliz yönetimi altında yaşayan İrlandalılar, kültürel kimliklerini koruma mücadelesi veriyor, siyasi gerilimler artıyordu. Bu bağlamda, İrlanda’nın toplumsal yapısı hem ekonomik hem de kültürel açıdan belirsizliklerle doluydu.
Kıtlık öncesi İrlanda, tarımsal verimliliği ile dikkat çekerken, bu verimliliğin yarattığı bağımlılık, ileride yaşanacak büyük bir felaketin zeminini hazırlıyordu. Patates hem toplumun beslenmesinde hem de ekonomik yapısında merkezi bir rol oynamasına rağmen, bu duruma bağlılık, kıtlık sırasında yaşanacak yıkımın habercisi olacaktı.
19. yüzyılın ortalarında İrlanda, Avrupa’nın en verimli tarım bölgelerinden biri olarak biliniyordu. Ancak, bu dönemde yaşanan bir felaket, ülkenin tarihini köklü bir şekilde değiştirdi. Patates, İrlanda’nın ana gıda maddesi haline gelmişti. Nüfusun büyük bir kısmı, beslenmelerinin temelini oluşturan bu ürüne bağımlıydı. Fakat 1845 yılında başlayan patates kıtlığı, tarihin en yıkıcı kıtlıklarından birine zemin hazırladı.
Felaketin başlangıcı, patates bitkisinin yapraklarında görülen mavi-mor lekelerle kendini gösterdi. Bu hastalık, “patates mildiyösü” olarak biliniyordu ve hızla yayılmaya başladı. Bu durum, İrlanda’daki tarım üretiminin neredeyse tamamen çökmesine neden oldu. Patates hem günlük beslenme hem de ekonomik yaşam için hayati önem taşıdığından, hastalıkla mücadele etmek için hiçbir etkili yöntem bulunamıyordu.
Kıtlık, sadece tarımsal üretimi değil, aynı zamanda sosyal yapıyı da derinden etkiledi. İrlanda’da yaşayanların büyük bir kısmı, patates tüketimine dayalı bir yaşam sürüyordu. Bu nedenle, hastalığın yayılmasıyla birlikte insanlar açlıkla yüzleşmek zorunda kaldı. 1845-1852 yılları arasında, kıtlık nedeniyle yaklaşık bir milyona yakın insan hayatını kaybetti. Bunun yanı sıra, yaklaşık iki milyon kişi de ülkeden göç etmek zorunda kaldı. Bu durum, İrlanda’nın nüfusunu ve sosyal yapısını köklü bir şekilde değiştirdi.
Kıtlık, aynı zamanda İngiliz yönetimiyle olan ilişkileri de derinleştirdi. İrlanda, o dönemde İngiltere’nin bir parçasıydı ve İrlandalılar, hükümetin kıtlık dönemindeki tepkisizliğini sert bir şekilde eleştiriyordu. İngiliz hükümeti, kıtlıkla mücadele konusunda yeterince etkili politikalar geliştirememişti. Bunun sonucunda, birçok İrlandalı, hükümetin bu durumu yeterince ciddiye almadığını düşünerek isyan ve protestolar düzenlemeye başladı.
Patates kıtlığı, sadece bir gıda krizi değil, aynı zamanda bir kimlik bunalımının da habercisiydi. İrlanda, bu süreçte ulusal bir bilinç geliştirmeye başladı. İnsanlar, kendi topraklarının ve kültürlerinin değerini sorgulamaya ve bu değerleri korumaya yönelik çabalar içine girdiler. Kıtlık sonrası dönemde, İrlanda’nın bağımsızlık mücadelesi ve sosyal reform hareketleri, bu bilinçlenmenin etkisiyle şekillendi.
Sonuç olarak, İrlanda patates kıtlığı, sadece tarımsal üretimle sınırlı kalmayıp, toplumsal, siyasal ve kültürel birçok değişimi de beraberinde getirdi. Bu olay, İrlanda’nın tarihindeki önemli bir dönüm noktası olarak kaydedildi. Tarımda çeşitliliğin sağlanması, ülkelerin gıda güvenliğini artırmada kritik bir rol oynamaktadır. İrlanda’nın yaşadığı bu acı tecrübe, tarım politikalarının ve toplumların dayanıklılığının önemini gözler önüne seriyor. Bugün, bu tür kıtlıkların önlenmesi için sürdürülebilir tarım uygulamaları ve çeşitlendirilmiş gıda kaynakları geliştirilmesi gerektiği daha da anlaşılır hale gelmiştir.
Kaynak:
Doğan Kader, M., & Kaplan, K. A. (2021). İrlanda Patates Kıtlığı’nın Osmanlı Basınına Yansımaları (1845-1852). Tarih İncelemeleri Dergisi, 36(2), 497-526.
Sabah (2005), https://arsiv.sabah.com.tr/2005/11/10/cp/gnc106-20051106-102.html (28.09.2024)
Great Famine ,famine, Ireland [1845–1849] https://www.britannica.com/event/Great-Famine-Irish-history (28.09.2024)